Son zamanlarda çevremdeki kadın arkadaşlarımdan hep aynı şeyi duyuyorum: “Dijital flört uygulamalarında erkeklere sadece tanışmak için ‘merhaba’ dediğimizde bile, üçüncü veya dördüncü soruları ‘threesome sever misin?’ oluyor! Nasıl yani? Biz daha yeni merhaba dedik!” … Birden fazla kişi aynı serzenişte bulununca bunun bir tesadüf olmadığına kanaat getirdim. Konu dijital uygulamalar vesilesiyle ilk başta birbirini tanımak, belki dışarıda bir yemeğe çıkmak vs… Elbette isteyen istediğiyle kendi beklentisi doğrultusunda iletişim kurabilir, buna kimse de karışamaz ama ben genel serzenişe atıfta bulunuyorum. Belli ki ulaşılabilirliğin çok kolay olduğu bu dönemde, kadınların flört beklentisi ile erkeklerin “flört görünümlü” cinsellik beklentisi çakışıyor. Asıl sıkıntı ise “dijital merhaba”lardan sonra, erkeklerden neredeyse üçüncü veya dördüncü cümleden sonra gelen “threesome (üçlü seks) sever misin” sorusu karşısında kadınların hissettikleri şaşkınlık ve çaresizlik… Çünkü o dakikadan sonra sohbeti nasıl devam ettireceklerini bilemiyorlar. “Madem bu bir flört uygulaması neden direk bu beklenti ile geliyorlar?” diyorlar. Hatta “sanırsın karşılıklı cinsel paylaşımı hallettik de ne ara üçlü mevzusuna geçtik” şaşkınlığındalar… Erkeklerin bu konudaki hızlı isteğini fütursuz, kaba, cüretkâr buluyorlar. Tabii “bu neyin özgüveni?” sorusu da hep dillerinde. “Erkeklerimiz flört etmeyi unuttu, sürece tahammülleri yok. Sadece onların fiziksel beklentileri önemli. Karşısındaki kadının beklentileri, altyapısı, eğitimi hiç umurlarında değil…” gibi yorumlar dinliyorum.

Peki bizler toplum olarak flört etmeyi artık bilmiyor muyuz, beklentilerimizi dile getirme konusundaki sorun nedir ve ilişki mevzusu bir çıkmaz haline geldi? Konuyla ilgili olarak Dr.

“İnsanın Kalbiyle Bağlantısının Kopuk Olduğu Zamanlardayız”

Peki bizler toplum olarak flört etmeyi artık bilmiyor muyuz, beklentilerimizi dile getirme konusundaki sorun nedir ve ilişki mevzusu bir çıkmaz haline geldi? Konuyla ilgili olarak Dr. Klinik Psikolog Mehmet Başkak, konuyla ilgili şu yorumu yapıyor:

“İçerisinde bulunduğumuz Dijital Çağ, sığ bir pornografik algının içine sıkışmış durumda…Göstermek ve seyretmek arasındaki kısır döngü insana dair değerli olan her şeyi ucuz bir tüketim nesnesine dönüştürdü. Şahsiyet, bireyin bütünlüğü, empati, saygı gibi evrensel değer yargıları paramparça... Hayatın her anı; sokaktan yatak odasına geniş bir yelpazede şov nesnesine dönüşürken aşk, sevgi romantizm gibi kavramlar bu dijital insan pazarında çöp muamelesi görüyor. Ruh ve kalbe dair tüm insani değerlerle birlikte, kadının birey olma yolculuğu da pornografinin hüküm sürdüğü, ekrana bağımlı zihinlerde kendine yer bulamıyor. İnsanın, kalbiyle bağlantısının kopuk olduğu zamanlardayız.

Sürekli ve hızlıca değişen içeriklere maruz kalıyoruz. Göz üç beş saniyelik izleme süresinden fazlasına tahammül edemiyor, parmaklar yeni videoları kaydırıp sürekli değiştirme ihtiyacına hizmet ediyor. ‘Sürekli ve hızlıca değiştirmek’, içeriğin de önüne geçmiş durumda… Bu baş döndürücü kalabalıkta insan tam bir tüketim objesine dönüşüyor. İnsan zihni en çok neye maruz kalırsa ona göre şeklini alır ve çalışır. Sürekli göstermek, seyretmek ve hızlıca değiştirmek insan davranışlarını, ilişkileri deforme eden bir temel zemin oluşturuyor. Böylesine bir dejenere zihin, ekran karşısında tatminsiz bir şekilde sadece kendi hazzının peşinden koşuyor, tüm diğer her şey zaman içerisinde haz arayışının tüketim nesnesi oluyor. Ötekini narsistik arzularının objesine dönüştüren zihinler, kadın erkek ilişkileri söz konusu olduğunda porno bağımlılığının tüm yıkıcı etkileriyle karşı cinse yaklaşıyor. Sadece kendi arzularını tatmin etmeye odaklı, gösterme, seyretme ve değiştirme bağımlısı, empatiden yoksun, porno bağımlılığıyla kalbi kurumuş narsistik bir dejenere kişilik…. Son yıllarda ilişkilerdeki tuhaf, partnerini değersizleştiren, sapkın durumların öznesi bu dejenere kişilik yapısı denebilir ve nesnesi de maalesef çoğunlukla kadınlar… Porno bağımlısı/ ekran bağımlısı bir yapı için pornonun, kadın-erkek ilişkilerinde bir kılavuza/rehbere dönüştüğünü söylemek mümkün…

Sosyal medyada, çeşitli uygulamalarda tanıştıktan hemen sonra ikinci cümlede cinsellikten bahsetmek, üçüncü cümlede üçlü vb. sekse davet etmek porno bağımlılığı ile yozlaşmış antisosyal bir zihnin göstergesidir. 

Üçlü ya da daha fazla grup sekse, tanışır tanışmaz fütursuzca davet eden kişi, genellikle ağır bir porno bağımlısıdır, sürekli bu içeriklere kendini maruz bırakmıştır. Duyguları küntleşmiştir, empatiden yoksundur, narsistik bir yapı söz konudur. Partnere tüketilecek ve değiştirilecek bir arzu nesnesi olarak bakar.

Flört, tanımlamaya çalıştığım pornografik kişilik için sadece can sıkıcı değil, gereksiz bir süreç...  Tanış, seks yap tüket ve değiştir…Tıpkı zihnini doldurduğu porno içeriklerde olduğu gibi… Bu tanışma ortamı yine ekran olunca, bu beklenti daha kolay dile getiriliyor.

Bu durum Türkiye’de yaşayanlara özgü bir sorunmuş gibi zannedilebilir fakat bu büyük bir yanılgı olur; tüm dünyada yaygınlaşan evrensel hastalıklı bir yapıdan bahsediyoruz. Toplumumuzda cinsellik zaten cehaletin en yoğun olduğu konuların başında geliyor evet, cinsellik her zaman büyük sorunlardan biri oldu denilebilir ve bu yeni problem, krizi daha da derinleştiriyor. Bizde durum biraz daha vahimleşiyor denilebilir. İnternet ortamında da tanışılabilir, güzel ve insana yakışır birliktelikler söz konusu olabilir elbette, bunun örnekleri de var. Fakat tanıştıktan hemen sonra, cinsellik, üçlü vb. başlıklar görüşmeyi belirliyorsa bu görüşmeden sevgi, saygı, romantizm beklemek bir başka cehaletin göstergesidir. Kendine değer veren herkes için bu buluşma, en uygun şekilde, en kısa sürede bitirilmesi gereken bir görüşmedir. Tek başına bu kriter yeterlidir dersek, abartmış olmayız.”