Hücresel Askerlerimiz: Antioksidanlar

Hücresel Askerlerimiz: Antioksidanlar

Aşırı oksidanlar/serbest radikaller kanser, kalp hastalığı, bilişsel gerileme ve görme kaybı gibi kronik hastalıklara neden olabilirler. Durum boyleyken, oksidan ve antioksidan savasinda, antioksidanlarin sayisinin daha cok olmasi, hastalik olusumunu ve ilerlemesini engelledigi calismalar tarafindan desteklenmistir. Burada onemli olan nokta, sizin hayat tarziniza ve kan testi sonuclariniza gore hazirlanmis beslenme programi ve gerekiyorsa gida takviyelerini uygulayarak, saglikli ve verimli bir metabolizmaya sahip olmaktir.


Vücudun trilyonlarca hücresi, enfeksiyon olarak isimlendirdiğimiz tehditlerle karşı karşıyadır. Buna ek olarak bir de “Serbest Radikaller” diye adlandırdığımız, gıdayı enerjiye dönüştürürken ortaya çıkan atık maddeler bulunmaktadır. Bunu bir arabanın çalışıyorken dışarıya egzoz vermesi gibi düşünebiliriz. Havayı kirleten ve zarar veren atık madde. Serbest radikaller, hücrelere ve genetik materyale zarar verme kapasitesine sahiptirler.



Antioksidanlar, serbest radikallere karşı hücre hasarını önleyen hem hayvanlarda hem de insanlarda optimum sağlığın korunmasında kritik öneme sahip moleküller olarak tanımlanabilir. Tüm canlı sistemlerde hücreler, aşırı reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretiminin zararlı etkilerinden kaçınmak ve bağışıklık hücrelerine zarar gelmesini önlemek için yeterli düzeyde antioksidan savunmaya ihtiyaç duyar. Bu durumu “Oksidan ve Antioksidan” savaşı gibi düşünebiliriz.


İyi haber şu ki, vücudumuz oksidanlara karşı savunmasız değil! Uzun süredir bu saldırıya alışmış olan vücudumuz, oksidanlari, serbest radikalleri söndüren birçok moleküle ihtiyac duyar. Besinlerle ya da gıda takviyeleriyle alabileceğimiz bu askerlerin havalı bir ismi var: “Antioksidanlar”.


Vücudumuzun en güçlü antioksidanlarından bir tanesi, son yıllarda televizyonda, sosyal medyada, hatta günlük hayatta bile konuşulan çokca duymuş olduğumuz bir molekül olan “Glutatyon”dur. Glutatyon vücudumuzda zaten var olan bir kimyasaldir. Fakat yaş almak, hava kirliliği, stres, sigara, yetersiz ve dengesiz beslenme, karaciğer yağlanması, diyabet gibi birçok faktöre bağlı olarak glutatyon üretimi azalır ya da durur. Bu kıymetli antioksidani yerine koymak için damardan uygulamalar mevcuttur. Gerekli durumlarda benim gibi beslenme uzmanlari ve doktorlar, danışanlarına bu önemli antioksidanları uygulayarak sağlıklı sonuçlar elde edebilirler. Onun dışında, Vitamin C, Polifenoller, Alfa Lipoik Asit, Ko-enzim Q10 gibi antioksidanlar da insan metabolizması için gerekli moleküller arasında gelmektedirler.


Toparlayacak olursak, aşırı oksidanlar/serbest radikaller kanser, kalp hastalığı, bilişsel gerileme ve görme kaybı gibi kronik hastalıklara neden olabilirler. Durum böyleyken, oksidan ve antioksidan savaşında, antioksidanlarin sayısının daha cok olmasının, hastalık oluşumunu ve ilerlemesini engellediği çalışmalar tarafından desteklenmistir. Burada önemli olan nokta, sizin hayat tarzınıza ve kan testi sonuçlarınıza göre hazırlanmış beslenme programı ve gerekiyorsa gıda takviyelerini uygulayarak, sağlıklı ve verimli bir metabolizmaya sahip olmaktır.


Herkese sağlıklı günler dilerim.

← Older Post Newer Post →

Leave a comment

Sağlık

RSS
Beden Bizim Fakat Karar Kimin?

Beden Bizim Fakat Karar Kimin?

Eski milli sporcu Ayşegül Demirsoy, bir eğitmen olarak yaşam biçimini değiştirmek isteyenlerin, sporu hayat tarzına çevirenlerin yol haritasını hazırlıyor. Kaleme aldığı “Beden Benim Karar Benim”...

Read more
Binlerce Yıllık Şifalanma: “Aromaterapi”

Binlerce Yıllık Şifalanma: “Aromaterapi”

Tamamen bitkilerden oluşan ve tarihçesi 6 bin yıl öncesine dayanan kadim uygulama yöntemi Aromaterapi, insanlığı şifalandırmaya devam ediyor.

Read more