Adalarda Yaşanmış Paranormal Aktiviteler
Tabii ki bu şehir efsaneleri arasında Adaların da kendine ait gizemli hikâyeleri var. “Bir rivayete göre” anlatılan bu esrarengiz öyküleri, sizlerle paylaşmak istedik.
Sesler Geldiği Söylenen Kilise:
Bu olay yıllar öncesinde Burgazada’da yaşanmış ve olayın gerçekleştiği dönemde basının da çok ilgisini çekmiş. Ada’daki yapılardan biri olan Ayios İoanis Rum Ortodoks Kilisesi bir dönemin popüler televizyon programlarına bile konu olmuş. Hatta usta araştırmacı-gazeteci Saadettin Teksoy ekibiyle buraya gelerek, ikamet eden halk ile röportajlar yapmış. Ada’da yaşayanlar Kiliseden gelen uğultulu, nefes sesi gibi bir şey duyduklarını söylemişler. Hatta mekânın yakınında yaşayanlar, bu sesler sebebiyle uyuyamadıklarından bahsetmiş. Bazı kişiler ise olaydan rahatsızlık duyduğundan Ada’dan uzaklaşarak bir süreliğine İstanbul’un içinde kalmak için vapurlara binerek gitmişler. Dönemin, Kiliseden sorumlu olan papazı ise bu olayın neden kaynaklandığına dair bir cevap bulamadıklarından ve bazı şeylerin de açıklamasının olmadığını söylemiş. Yapılan röportajlar içinde en enteresan olanlardan biri ise Kilisenin duvarını stereoskop ile dinleyen Ada sakini. Kendisi, aleti bir doktor edasıyla duvara dayadığında seslerin kesildiğini ancak geri çektiğinde açıklanamayan aktivitenin yeniden başladığını söylemiş. Sonra birden Ayios İoanis’deki sesler aniden kesilmiş ve bir daha da tekrarlanmamış… O gün bugündür Kilise, tarihi bir yapı olma özelliğinin yanı sıra bu gizemli olayla da anılır hale gelmiş.
Alman Generalin Evi:
Tarihi bir yapı, şahane bir manzara, etrafı saran doğal bir güzellik… Buraya kadar her şey çok güzel ancak ortamdaki sessizlik, evin bulunduğu konum ve hakkında yayılan söylentiler burayı en tırsılan noktalardan biri haline getiriyor. Büyükada’nın tepesindeki ev, Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı ordusunda görev yapmış bir Alman generale aitmiş. Ada’nın tepesinde, çok ıssız bir yere inşa edilmiş. Yokuş yukarı yapılan bir yolculuğunun ardından koruluğun içinden uzunca bir yolu yürüyüp tepeye geldiğinizde, harabe hâline gelmiş kalıntılar, tuhaf bir bahçe kapısı ve bazı kısımları yıkılmış bir müştemilat karşılıyor sizi. Yıllardır da perili olduğuna inanılıyor.
Konakta Bakıcılık Yapan Kızın Hikâyesi:
Yaşandığı rivayet edilen bu olay bayağı korku filmi senaryosu gibi… Efendim söylentilere göre mevzu Büyükada’da bir konağa çocuk bakıcılığı yapmak için gelmiş olan genç bir kızın başından geçmiş. Mezun olduğu bölümle ilgili istediği işe giremeyen bu kızımız, geçici bir süreliğine, para da kazanmaya ihtiyacı olduğundan bir çiftin dört yaşında olan tek erkek çocuğuna bakmak için konakta yaşamaya başlamış. Çift işleri sebebiyle sık sık İstanbul’un içine gidiyormuş ve onların yokluğunda çocukla ilgilenmesi gereken birine ihtiyaç duymuşlar. Genç kız, çocukla hızlıca güzel ve sıcak bir iletişim kurmuş. Ancak ailenin bir ricası varmış: “Bahçedeki havuzdan uzak duracaksınız, oraya gitmeyeceksiniz.” Ev de bahçe de oldukça güzel ve bakımlıymış; ancak ailenin neden böyle bir ricasının olduğunun üzerinde fazla durmamış genç kız. Gene de evle ilgili daha ilk günden beri açıklayamadığı da bir tedirginliği varmış. Ortamda bir gariplik hissediyormuş ama nedenini bulamıyormuş. Bir akşam odasında uykuya dalmak üzereyken, diğer odalardan gelen duaya benzeyen sesler duymuş. İlk başta bunun ne olduğuna anlam verememiş, sesler evet dua gibiymiş ancak sözler sanki farklıymış. Tam ne olduğunu anlamaya çalışırken odasının kapısı açılmış, karşısında küçük çocuk ayakta durarak bekliyormuş. “Yanına gelip uyuyabilir miyim?” diye sorunca, genç kız olumlu yanıt vermiş ve küçük çocuk hemen huzurlu bir uykuya dalmış. Ertesi akşam, gene uyumak için odasındayken bu sefer konuşma sesleri duymuş genç kız, merak edip sessizce ilerleyip konuşmaların yapıldığı odanın kapısına yaklaşmış. Ebeveynler, çocuklarıyla konuşuyormuş ancak küçük çocuk daha farklı bir ses tonunda, yaşından çok büyük bir üslupla cevaplar veriyormuş. Bu durum karşısında genç kızın merakı ve tedirginliği daha da artmış. Birden geldiği günden beri çocuğun hiç ağlamadığını, bir yetişkin gibi hareket ettiğini fark etmiş. Konuşma sırasında çocuğun “henüz sırası değil” gibi bir yorum yapması kızın korkusunu daha da artırmış. O sırada sesler birden kesilmiş, genç kız kendisinin fark edilmesinden çekindiğinden odasına geri dönerek kapısını kilitleyip, yatağının içine girmiş. Birden kapı kolu zorlanmış, dışarıdan bir çocuk sesi “neden kapın kilitli?” demiş. Genç kız elinden geldiğince sevecen bir sesle “içeride bir işim var” demiş ve çocuk odasına dönmüş.
Ertesi gün evdekiler bir yere gidince, genç kız artık dayanamayıp havuzun olduğu yere gitmeye karar vermiş. Orada küçük bir kulübe varmış, diğer çalışanlar ise kendi işlerini yapmakla meşgulmüş. Genç bakıcı önce havuzun çevresine bakmış; çimenler gayet bakımlıymış ve her şey normal görünüyormuş. Havuzun suyu da tertemizmiş… Tam kulübeye doğru giderken havuzun içine doğru bir atlama sesi duymuş, arkasını döndüğünde bir gücün onu havuza çektiğini fark etmiş! Havuza düştüğünde gözlerini açıp bu şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmış ancak diğer ev personeli o sırada kendisini havuzdan çekip çıkarmış. Akşam eve dönen konağın sahipleri isteklerine uyulmadığından hayal kırıklığına uğramışlar. Asık suratlara bakan genç kızla, ebeveynler arasındaki gerginliği küçük çocuk bozmuş ve “Hadi oynayalım” demiş. Çocuğun odasında bir süre vakit geçiren bakıcı, kendi odasına geçerken artık bu evde duramayacağını anlamış ancak bir sırrı çözmeliymiş: Havuz başındaki kulübenin içinde ne var? Büyük bir cesaretle geç bir saatte havuza doğru ilerlermiş, birden yanında küçük çocuğu görmüş ama çocuk ona, farklı bir masumiyetle bakıyormuş ve üzeri ıslakmış. Çocuk onu yönlendirerek kendisinden yardım istemiş. Genç kız kulübenin içine girmiş, etrafa bakmış genel olarak boşmuş ancak birkaç tane toprak dolu çuval dikkatini çekmiş. İçlerine bakmak için hamlede bulunduğunda, birden iskelet parçaları eline çarpmış! İrkilen genç kız çocuğa bakmış ve o anda gerçeği anlamış; bu ceset çocuğa aitmiş! Ama nasıl ölmüş birini görebilir?
Çocukla kulübenin dışına çıktıklarında, konağın penceresinde yanındaki çocuğun tıpa tıp aynısı olan, bakıcılığını yaptığı çocuk ona el sallıyormuş. Ne yapacağını bilemeyen bakıcıya görünen küçük çocuk, kendisinin doğumunun şeytani bir durum olduğuna inanan ebeveynlerinin ölümüne de sebep oldukları söylemiş… Çocuk havuzda boğulmuş. Genç kız hemen konaktan dışarı çıkarak, hızla karakola gidip, ihbarda bulunmuş. Polisler eve geldiklerinde karı-koca çantalarını hazırlamış kaçmak üzereyken yakalanmışlar. Tutuklanmalarının ardından, bakıcı o gece orada kalamayacağını söyleyerek Büyükada’da bir otelde ikamet etmiş. Polis evi suç mahalli ilan ettiğinden, rica ederek eşyalarını toplamak istediğini söyleyince ona izin vermişler. Çocuğun kılığındaki o karanlık varlığın evde olduğunu biliyormuş ama gene de gündüz vakti mekâna gidip çantasını hazırlamış ve konaktan çıkmış. Sokakta, arkasını dönüp bahçeye baktığında o varlık, çocuk görünümüyle merdivenlerde oturmuş kendisine gülümsüyormuş. Genç kız ise bir daha arkasına bakmadan evden uzaklaşmış.
← Daha Eski Gönderi Daha Yeni Gönderi →